Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele

 

Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadelede Vergi Politikası – Deniz ÇEVİK, Gelir Uzman Yrd.

Tarih: 19 Ağustos 2019 / 10:47Kategori: Makaleler

 Yazdır E-posta

Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele

Deniz ÇEVİK Gelir Uzman Yardımcısı denzcvk@gmail.com

GİRİŞ

Kayıt dışı ekonomiyi, devletin gözetimi ve denetimi altında olmayan ve istatiksel olarak ülke milli gelir hesaplamalarında yer almayan iktisadi faaliyetler olarak tanımlamak mümkündür. Kayıt dışı ekonomi, yasadışı ekonomik faaliyetler, yarı kayıtlı ekonomik faaliyetler ve hiç kayıt altına alınmamış ekonomik faaliyetlerden oluşmaktadır (Kahya, Irmak, 2014:352). Bugün dünyada ve ülkemizde kayıt dışı ekonominin varlığı oldukça büyük bir sorundur. Çünkü sebep olduğu olumsuzluklar ilgili ülkede ekonomik, sosyal, mali ve pek çok alanda bozulmalara neden olmakta ve ülke refahını düşürmektedir. Bu açıdan günümüzde kayıt dışı ekonomi ile mücadele son derece önemli bir gündem maddesi olarak varlığını sürdürmektedir.

Kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin nedenleri ülkelerin genel durumlarına göre farklılık göstermekle birlikte, en temelde ekonomik, mali, sosyal, siyasal, hukuksal ve idari nedenleri vardır. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele ise etkin bir denetim mekanizmasından geçmektedir. Kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılmasında vergi denetim yapısının güçlendirilmesi oldukça önemlidir. Öte yandan mükellef ile vergi sisteminin uyumu gerçekleştirilmeli, vergi bilincinin ve ahlakının gelişimi sağlanmalıdır. Bu çalışmada, kayıt dış ekonominin ne olduğu ve kayıt dışı ekonomi ile mücadelede vergi politikaları ve çözüm önerileri üzerinde durulacaktır.

Kayıt Dışı Ekonomi Kavramı

Kayıt dışı ekonominin pek çok tanımı ve türü olmakla birlikte en basit tanımı ile devletin bilgisi dışında gerçekleşen ekonomik aktivitelerdir. Kayıt dışı faaliyetler beyan dışı olup ülke milli gelir hesaplarında yer almamaktadır. En geniş anlamda ise kayıt dışı ekonomi, devletin resmi kayıtlarına girmeyen, yasal belgelerle belgelendirilmeyen, vergilendirilmeyen diğer bir değişle ülke mevzuatı ve vergi sistemi dışında kalan iktisadi faaliyetlerdir (Akça, Bal, 2018:686).

Öte yandan kayıt dışı ekonominin tanımı noktasında literatürde tam bir kavram birliği yoktur. Çünkü kayıt dışı ekonomi, ülke ekonomilerinde farklı biçimlerde ortaya çıkmakta ve niteliklerine göre farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Örneğin vergiden kaçınma veya vergi kaçırma faaliyetleri sonucu kamu gelirlerinde bir azalma meydana gelmektedir. Ekonomik aktörlerin vergiden kaçınma içgüdüleri ilgili ekonomik faaliyetin kayıt dışılığa yol açmasına neden olmaktadır.

Yine benzer şekilde kayıt dışı istihdam kayıt dışı ekonominin unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu durumda istihdam edilen kişi sosyal güvenlik kaydı olmamakta ya da ücreti eksik gösterilmektedir. Bu durumda ise eksik sigorta primi ve vergi geliri ortaya çıkmaktadır (Sugözü, 2008:3). Kayıt dışı ekonominin sahip olduğu unsurlar ve özelliklere göre; vergi dışı ekonomi, gizli ekonomi, yeraltı ekonomisi, yasa dışı ekonomi, ikinci ekonomi, gölge ekonomi gibi adlar ile de adlandırılmaktadır. Fakat kayıt dışı ekonomi kavramı ile vergi kaçakçılığı çoğu zaman karıştırılmakla olup birbirinden farklı kavramlardır.

Bununla birlikte vergi kaçakçılığı ve kayıt dışı ekonomi birbirini etkilemektedir. Vergi kaçakçılığı, yasalara uymamak kaydıyla mükelleflerin vergi ödememeleri vergi kaçakçılığını ifade etmektedir ve konusu suç teşkil etmektedir. Kayıt dışı ekonomik faaliyeteler ise vergi matrahını aşındırmakta ve kaçakçılığı artırmaktadır. Öte yandan vergi kaçakçılığı faaliyetleri kayıt dışı bir ekonomik sistem yaratmaktadır. Vergi kaçakçılığı sonucu oluşan kayıt dışı ekonomi verileri, resmi kayıtlarda yer almamakta ve ekonominin temel göstergeleri farklı çıkmaktadır. Ekonomik verilerin gerçeği yansıtmaması ekonominin durumu hakkında yanlış bilgi edinilmesi ve buna bağlı olarak iktisadi politikaların yanlış uygulanmasına ve istenilen sonuçlara ulaşılamaması ile sonuçlanmaktadır.

Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri

Kayıt dışı ekonominin ortaya çıkmasında ekonomik, mali, siyasi, sosyal, idari, hukuki, kültürel, psikolojik pek çok neden mevcuttur. Fakat ilgili yazımızda kayıt dışı ekonominin ortaya çıkmasında etkili olan makale başlığıyla da ilgili olarak vergisel nedenler üzerinde durulacaktır.

Vergi Yükünden Kaynaklı Kayıt Dışılık

Kayıt dışı ekonominin oluşumunda en önemli mali nedenlerin başında yüksek vergi yükü gelmektedir. Vergi yükü basit formülle toplam vergilerin GSYH ‘ya oranı şeklinde hesaplanmaktadır (Akça, Bal, 2018:687). Toplam vergi yükü ile kayıt dışı ekonomi arasındaki ilişki ampirik testler ile de ölçülmüş ve aralarında doğrusal bir ilişki bulunmuştur. Vergi yükünün yüksek olduğu ülkelerde ekonomik aktörler kayıt dışı iktisadi alanlara yönelmektedir. Yüksek vergi yükü iktisadi aktörlerin yatırım, tüketim, üretim ve daha pek çok kararını olumsuz etkilemektedir (Sugözü, 2008:28). Bu açıdan vergi yükünün adil şekilde dağıtılması ve optimal seviyelere çekilmesi kayıt dışılığı azaltma noktasında son derece önemlidir. Öte yandan vergi yükünün fazla olması gelir dağılımı, fiyat istikrarı, yüksek girdi ve iş gücü maliyetleri gibi diğer ekonomik değişkenleri de etkileyerek kayıt dışı ekonomiyi doğrudan ve dolaylı yoldan etkilemektedir.

Vergi yükünün adil dağılmaması sonucu bireyler yüksek verginin altında ezilmemek adına kayıt dışı alanlara yönelmektedir. Örneğin tütün, akaryakıt, alkol vb. ürünlerden alınan yüksek KDV ve ÖTV nedeniyle iktisadi aktörler kaçak alkol ve tütün alım-satımına yönelmekte ve kayıt dışılık artmaktadır. Vergi yükünün yüksek olması ve vergi adaletinin gelişmemesi toplumda bir vergi direnci yaratmaktadır. Vergi yükünün aşırı olmasının doğal sonucu bireyler ya hiç vergi ödememekte ya da bir kısım iktisadi faaliyetlerini vergisel alanın dışına çıkarmaya çalışmaktadır. Vergi genel itibariyle bireyler tarafında ödenmek istenmez çünkü vergi onlar için bir külfettir ve sürekli daha az vergi ödemenin arayışı içinde olurlar. Bireyler rasyonel davranış sergileyerek gelirlerini azaltan maliyet ve vergilerden kaçma eğilimine girerler. Bu durum ise karşımıza vergi direnci şeklinde çıkmaktadır (Sugözü, 2008:29-31). Vergi direnci ile karşılaşmamak ve kayıt dışılığı önlemek için etkin bir vergileme sistemi geliştirmek gerekmektedir. Toplanan vergilerin toplum faydasını arttıracak şekilde harcamakta son derece önemlidir. Çünkü bireyler ödediği verginin ne tür harcamalara gittiği takip etme eğiliminde olmaktadır. Son yıllarda özellikle Türkiye’de kayıt dışılığın artmasında en önemli unsurların başında vergi yükü ve vergi direnci gelmektedir.

Vergi Mevzuatından Kaynaklı Nedenler

Etkin bir vergilendirmenin sağlanabilmesi için öncelikle o ülkede vergi mevzuatının basit, açık ve kolay anlaşılabilir olması gerekmektedir. Çünkü uygulanan vergi mevzuatı karmaşık bir yapıya sahip ise vergiden kaçınma ve kayıt dışılık yaşanacaktır. Ülkede uygulanan vergi kanunları, ülkenin ekonomik, sosyal, mali ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanması mutlaka gerekmektedir. Vergileme politikalarının basit ve anlaşılır olması hem mükellefler açısından hem de vergiyi toplayanlar açısından çok önemlidir. Bu şekilde olan vergi mevzuatına gönüllü uyum yüksek olacaktır ve kayıt dışılık azalacaktır (Sugözü, 2008:38).

Öte yandan vergi mevzuatının sık sık değişmesi, vergi kanunlarının dağınık ve anlaşılır olmaması, vergi muafiyet ve istisnaların fazla olması, vergi cezalarının caydırıcı olmaması, hukuki boşlukların olması, defter tutma faaliyetlerinin getirmiş olduğu maliyetlerin yüksek olması vb. nedenler kayıt dışılığı arttırmaktadır.

 

Vergi Afları

Vergi afları, mali yükümlülüklerini yerine getirmeyen mükelleflerin ödemeleri gereken vergi borç ve cezalarının kanun eliyle silinmesi veya azaltılması şeklinde tanımlanabilir. Bir ekonomide vergi afları çok sık gerçekleşiyorsa bu durumda mükellefler ilgili durumun avantajından faydalanmak adına vergisel yükümlülüklerini yerine getirmeyecekler, kayıt dışı faaliyet sürdüren kişiler ise kayıt dışı kalmayı sürdüreceklerdir.

Vergi aflarının bir diğer yarattığı olumsuzluk ise vergi adaletinin bozulması noktasında karşımıza çıkmaktadır. Düzenli olarak vergisel sorumluluklarını yerine getiren mükellefler bu durum karşısında hoşnut olamayacaklardır. Ve doğal olarak gönüllü uyum zayıflayacak ve kayıt dışı alana yöneleceklerdir. Vergi aflarının sık sık gerçekleşmesi vergilerini düzenli ödeyenleri küstürecek, vergi adaletini bozacak ve kayıt dışılığı artıracaktır (Edizdoğan, Gümüş, 2013:108).

Sosyal ve Kültürel Nedenler

Kayıt dışı ekonominin oluşmasında bir diğer önemli unsur ise sosyal yapıda meydana gelen bozulmalardır. Özellikle vergi ahlakı ve vergi bilincinin gelişmediği ve bozulmaya başladığı toplumlarda kayıt dışılık artma eğilimine girmektedir. Vergi ahlakının düzeyi ile kayıt dışı ekonomi arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Vergi ahlak düzeyi düşük olan ülkelerde kayıt dışı ekonomik faaliyetler oldukça yüksektir. Yapılan ampirik çalışmalarla bu durum kanıtlanmıştır (Sandalcı, 2017:74). Ahlaki değerlerin aşındığı, vergi bilincinin olmadığı, eğitim seviyesinin düştüğü, kötü kamu yönetiminin olduğu ve devlete olan güvenin azaldığı, çarpık kentleşme ve göçün yaşandığı ülkelerde kayıt dışılık artmaktadır.

Vergi Politikaları ile Mücadele

Bilindiği üzere kayıtlı ekonominin oluşumunda en temel sorun ağır vergi yükü olmaktadır. Kayıt dışılıkla mücadelede yukarıda saydığımız yöntemler ile gerçekleştirilecek vergi reformu ve etkin denetim mekanizması çözüm olabilecektir. Bu kısımda vergisel anlamda yapılması gerekenler dört alt bölüm halinde ele alınacaktır.

Nasıl Bir Vergi Politikası Olmalı?

Maliye politikası araçlarından biri olan vergileme politikalarının etkin kullanılması son derece önemlidir. Bütçe finansmanını sağlamak, ekonomik büyümeyi artırmak, vergi yükünü ve gelirleri adaletli şekilde dağıtmak, ekonomik istikrarı korumak gibi pek çok ekonomik amacın gerçekleşmesi vergi politikalarının doğru bir şekilde uygulanmasına bağlıdır.

İyi bir vergi politikası sonucu bütçe açık vermez ise devlet borçlanmaya gitmeyecek veya yeni vergiler koymayacaktır. Burada karşımıza bütçede mali disiplinin ne kadar başarılı uygulandığı karşımıza çıkacaktır. Eğer mali disiplinin sağlanır, etkin vergi politikaları ile kamu gelirleri doğru yere harcanırsa ekonomik büyüme gerçekleşir ve kayıt dışılık ortaya çıkmaz. Mali disiplinin sağlanması kamu finansman gereksinimini ve bütçenin faiz yükünü azaltacaktır (Sugözü, 2008:87). Artan büyümenin sonucu geliri ve refahı artan toplumda sosyal barış sağlanır ve kalkınma gerçekleşir. Öte yandan vergi politikaları ile gelir dağılımını iyileştirici adımların atılması toplum genelinde adaleti sağlayacaktır. Özellikle az kazanandan az çok kazanandan çok vergianlayışı ile bireylerin servet ve gelirleri bağlamında vergilendirilmesi vergi adaletine katkı sağlayacaktır. Dolaylı vergilerin ağırlıkta olduğu ülkelerde vergi vatandaşın sırtında kalmakta ve toplumsal refahı düşürmektedir.

Vergi Yükünün Azaltılması ve Adil Dağıtılmasına Yönelik Politikalar

Kayıt dışılığa neden olan unsurların başında ağır vergi yükleri ve buna bağlı olarak bozulan vergi adaleti gelmektedir.Toplumda eğer vergi yükü katlanamaz bir düzeye ulaşmışsa bireyler çare olarak sistem dışına çıkmaya çalışacak ve kayıt dışılık artacaktır. Bugün ülkemizde vergi yükü oldukça yüksektir. Gelirin adil dağıtılmadığı, aynı zamanda vergi adaletsizliğinin yaşandığı toplumlarda, ekonomik aktivitelerin kayıt altına alınması zorlaşacaktır.

Bu açıdan gelir adaletinin sağlanması ve vergi yükünün toplum geneline adil dağılması 1982 Anayasanın 73. Maddesi gereği devletin denetimi ve sorumluluğu altındadır (Çevik, 2017). 73’üncü maddeye göre “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” Maddenin lafzına bakıldığında bizlere verginin neden toplandığını ve vergi adaletinin hangi yöntemle sağlandığını belirtmektedir. 1982 Anayasasının vergi adaletinin sağlanması noktasında referans aldığı yöntem “Mali Güç (ödeme gücü)” ilkesidir. Ödeme gücü ilkesine göre bireyler vergi ödevini yerine getirirken mali gücüyle doğru orantılı olarak ödemeyi gerçekleştirirler.

73 madde her ne kadar vergi adaletinin ödeme gücü ilkesi ile sağlanacağını söylese de bu çok kolay değildir. Çünkü dolaylı vergilerin ağırlıkta olduğu bizim gibi ülkelerde mükellefin mali gücü vergisel anlamda önemli değildir. Bundan dolayı dolaylı vergiler adaletsizdir ve vergi yükünün ağırlıklı olarak hissedilmesine neden olur. Maddenin devamında vergi yükünün adil dağıtılması sorumluluğu maliye politikasının sosyal bir amacı olarak hükümete bırakılmıştır.

Hükümet vergi yükünün adil dağıtılmasını sağlayacak etkin maliye politikaları yürüttüğü takdirde kayıt dışılık azalacaktır. Özelikle vergileme politikalarında dolaylı vergilerin ağırlığı düşürülüp daha adil bir vergi sistemine geçilmesi ve vergi reformunun gerçekleşmesi hükümetin tasarrufundadır. Ülkelerin kayıt dışı ekonominin varlığı üzerinde tahminler yürütülürken dolaylı vergilerin toplamı bu konuda bize fikir vermektedir. Dolaylı vergilerin ağırlıklı olduğu ülkelerde kayıt dışı ekonominin büyük olacağı varsayılır (Sugözü, 2008:105).

Vergi yükünün yüksek olduğu bir diğer alansa işçilerin ve işverenlerin ödediği vergi ve sigorta prim ödemeleridir. Bugün ülkemizde kayıt dışı istihdam oranı %34 gibi yüksek bir rakamdır. Kayıt dışı istihdamın bu seviyelerde olmasının en önemli nedenlerinden biri ağır vergi yüküdür. Kayıt dışı istihdam ile mücadele edilmesi adına vergi oranları ve sigorta oranları düşürülmelidir. Sadece yapılacak indirimler kayıt dışılığı önlemeyeceğinden denetim mekanizmasının geliştirilmesi gerekmektedir (Kalaycı, Kalan, 2017:27).

Vergi Afları ve Matrah Artırımına Yönelik Politikalar

Kayıt dışılığa yol açan bir diğer durum ise vergi aflarıdır. Vergi aflarının çok sık tekrarlanması durumunda mükellefler tekrar vergi affının çıkacağı beklentisine girerek vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemekte ve vergi kaybı yaşanmaktadır (Sandalcı, 2017:73-74). Vergi afları ile kayıt dışılık artarken aynı zamanda gelir idaresinin tahsil yeteneği azalmaktadır. Çünkü vergi ödevlerini yerine getiren mükelleflerin sık sık çıkan vergi afları ve matrah artırımları sonucu vergi teşkilatına olan güvenleri azalmakta ve vergisel sorumluklarını eksik yerine getirmektedir (Karyağdı, 2018).

Türkiye’de son yıllarda peş peşe gelen vergi afları ve matrah artırımları mükellefi rahat davranmaya itmektedir (Doğrusöz, 2018). Öte yandan vergi matrahı artışı yapan mükelleflerin vergi incelemeleri geçirmemeleri mükelleflerin keyfi davranmalarına neden olmaktadır (Doğrusöz, Karyağdı, 2018). Kayıt dışı ekonomiye karşı ciddi bir başarı yakalanmak isteniyorsa vergi affı ve matrah artırımı gibi müesseselerin çok nadir çıkartılması gerekmektedir. Çözüm mükelleflerin etkin bir denetim sürecinden geçirilmesinde yatmaktadır.

Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadelede Denetimin Önemi

Vergi denetimi, vergiye tabi tutulan mükelleflerin vergi mevzuatı gereği, uyması gerektiği kurallara uygun davranıp davranmadığının tespiti ile mükellefiyetlerine ilişkin işlemleri tam olarak anlayabilmelerini sağlayan işlemlerin tümü olarak tanımlanabilir (Fazlılar, Koç, Oral, 2015:127). Kısaca denetim mükelleflerin kural dışına çıkışına engellemek ve kontrol altına almak amacıyla yapılan işlemlerdir. Vergi denetimi vergi kanunlarının vatandaşlara eşit uygulanmasının sağlanması adına oldukça önemlidir (Fazlılar, Koç, Oral, 2015:128).

Denetim vergi sisteminin en önemli işlemlerinden biridir. Vergisini ödemeyen ve ödeyen arasındaki eşitsizliğin azaltılması ve vergi adaletinin sağlanması adına vergi denetimlerinin etkin şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Vergi sisteminin korunması ve sürdürülebilmesi denetim işlemlerinin başarısına büyük orada bağlıdır. Bu anlamda denetim sürecinin en başta vergi teşkilatı ve diğer kurumlar arasında koordinasyon içerisinde yürütülmesi gerekmektedir.

Vergi denetim mekanizmasının kanuni dayanağı olan 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun yoklama ve inceleme bölümünde 127 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiş ve toplamda dört farklı denetim türünden bahsetmiştir. Bunlar: yoklama, inceleme, arama ve bilgi toplama şeklindedir.

Yoklama VUK’a göre mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir (VUK, Md:127). Yoklama mükellefiyete ilişkin oldukça önemli bir denetim yoludur. Çünkü mükellefin işe başlama noktasında tespit edilmesi ve mükellefiyet tesis edilmesi kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin önlenmesi açısından son derece önemlidir. Yoklama ile ilgili görev VUK’a göre vergi idaresi ve vergi idaresi personeli sorumluluğundadır. Bu noktada etkin denetim için vergi idareleri iyi teşkilatlanmalı ve personeli yoklama denetimi noktasında eğitilmeli, bilinçlendirilmeli ve gerekli teknoloji ile donatılmalıdır (Fazlılar, Koç, Oral, 2015:128).

Vergi denetim sürecinin diğer bir önemli türü ise vergi denetim kurulu ve personeli tarafından yürütülen vergi incelemeişlemleridir. VUK’un 134’üncü ve devam eden maddelerde düzenlenen incelemede amaç, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu araştırmak tespit etmek ve sağlamaktır (VUK, 134). Vergi incelemesi mükellefin beyanı, defter kayıtları, envanteri üzerinden gerçekleştirilen en kapsamlı ve derin vergi denetim yoludur. Bu açıdan kayıt dışılıkla mücadelede vergi inceleme sürecinin sağlıklı ve etkin bir şekilde yapılması germektedir.

Vergi denetim türlerinden son ikisini oluşturan arama ve bilgi toplama denetim sürecinde önemli aşamalardır. Arama, vergi mükelleflerinin işyerlerinde, evlerinde veya üzerlerinde yapılan vergi kaçakçılığına ilişkin her türlü belge ve bilgiye el konulmasına yönelik yapılmaktadır. VUK’nun 142’inci maddesinde düzenlenen arama ihbar ve vergi incelemeler dolayısıyla yapılmaktadır. Aramanın gerçekleşmesi için sulh yargıcının bu yönde karar vermesi gerekmektedir. Bilgi toplamada ise inceleme yapmaya yetkili kişiler tarafından mükelleflerden vergilendirme ile ilgili her türlü bilgiyi isteyebilirler (Fazlılar, Koç, Oral, 2015:129).

Görüldüğü üzere vergi denetimin sağlıklı bir şekilde yapılması ve sürdürülmesi kayıt dışı ekonomi ile mücadelede son derece önemlidir. Ama unutulmamalıdır ki kayıt dışılıkla mücadelede denetim tek başına başarının kaynağı değildir toplumda öncelikle vergi ahlakı ve bilinci oluşturulmalıdır. Ülkemizde vergi denetimi Avrupa ve OECD ülkelerine kıyasla oldukça geridedir. Çağdaş ülkelerde vergi birimleri ve teşkilatları ile personellerinin çoğunluğu denetim noktasında çalışmaktadır. Ülkemiz ise tam tersi durumdadır.

SONUÇ

Kayıt dışı iktisadi faaliyetler günümüzde pek çok ülke ekonomisinin mücadele ettiği sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Kayıt dışılık ile ne kadar etkin mücadele yöntemleri geliştirilirse geliştirilsin en ileri ekonomilerde bile varlığını sürdürmektedir. Kayıt dışı ekonomiyi sıfırlamak mümkün olmadığına göre iktisat ve vergi politikalarında amaç kayıt dışılığı minimize etmekten geçmektedir.

Kayıt dışı ekonomi toplumsal yaşam ve ekonomi üzerinde oldukça fazla olumsuzluğa neden olmaktadır. Bu olumsuzlukların en başında toplum genelinde ortaya çıkan vergi yükü ve gelir adaletsizliğidir. Bilindiği üzere vergi yükü kayıt dışılığa neden olmakta, kayıt dışılık ise vergi kaçakçılığına teşvik etmektedir. Vergi yükünün adil dağılmaması ise toplumda gelir dağılımının bozulmasına ve toplumsal huzurun sarsılmasına neden olmaktadır. Yine kayıt dışı ekonominin varlığı diğer makroekonomik göstergeleri olumsuz etkilemekte ve refahı düşürmektedir. Kayıt dışılığın yaratmış olduğu olumsuzlukları kontrol altına almak ve azaltmak ise etkin ekonomik ve mali politikaların yanı sıra vergi ahlakı ve bilincinin gelişimine de bağlıdır. Vergi ahlakının geliştiği toplumlarda vergi kaçakçılığı veya vergiden kaçınma azalmakta ve buna bağlı olarak kayıt dışı ekonominin oranı düşmektedir (Sandalcı, 2017:90).

KAYNAKÇA

– Akça, E. E. & Bal, H. (2018). Ekonometrik Yaklaşım Yoluyla Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Tahmini. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1, 683-708.

– Arpazlı, F. T. & Koç Ö.E. & Oralı, G. B. (2015). Kayıt Dışı Ekonomiyi Önlemeye Yönelik Bir Öneri: Vergi Denetim Üst Kurulu. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 20(2), 119-149

– Çevik, D. (2017). Anayasa Madde 73. http://www.alomaliye.com/2017/08/08/anayasa-madde-73/  ET: 8 Ağustos 2017.

– Doğrusöz, B. (2018). Bir Özelgenin Düşündürdükleri. https://www.dunya.com/kose-yazisi/birozelgenin-dusundurdukleri/418445. ET: 7 Haziran 2018.

– Edizdoğan, N. & Gümüş, E. (2013). Vergi Afları ve Türkiye’de Vergi Aflarının Değerlendirilmesi. Maliye Dergisi, 164, 99-119.

– Kahya, Y. & Irmak, F. (2014). Kayıt Dışı Ekonomi ve Suç Örgütlenmeleri İlişkisinin Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 18 (1), 349-362.

– Kalaycı, C. & Kalan, E. (2017). Türkiye’de Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Politikalarının Analizi. Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 1(1), 17-34.

– Karyağdı, N. (2018). Vergi Aflarının Vergi Mükellefi Psikolojisine ve Vergi Adaletine Etkisi: Örnek 1. https://vergialgi.net/vergi-ahlaki-ve-psikolojisi/. ET: 8 Haziran 2018.

– Sandalcı, U. & Sandalcı, İ. (2017). Vergi Ahlakı ve Kayıt Dışı Ekonomi İlişkisi: OECD Ülkeleri Özelinde Bir İnceleme. Sakarya İktisat Dergisi, 6, 1, 70-93.

– Sugözü, İ.H. (2008). Kayıt Dışı Ekonomiyi Önlemede Vergi Politikaları (Yayınlanmış Doktora Tezi). Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya.

Sosyal Medya'da Paylaş
Facebook Yorumları